15.9.15

Baba Evi


Üç sene önce güle oynaya çıktığım baba evine diğer öğrencilerin aksine çok gelmiyorum. Ben kimse gibi ilk sene özlem dolu olup koşarak kendimi yine bu evde bulmadım. Ben sınava çalışırken bu evden uzaklaşma düşünceleri ile motive oldum. Ne ana kuzusu oldum. Ne de ev kedisi oldum. Bunların hiçbiri ergence düşünceler değildi. Ailemi sevdim ama her zaman bunun bir dozu oldu. Hayatıma müdahale edilmesini hiç sevmedim. 

Şimdi üç seneyi dışarı da bitirmenin yüküyle baba evine geldim. Hayallerim vardı. Bol bol kitap okuyacaktım. Tüm sene gece işte çalışırken kaçırdığım film ve dizileri izleyecektim. Sürekli yazacaktım. Herşey eve gelip kalabalık bir orduyla karşılaşmam ile son buldu. 

Bana ait bir oda bile kalmamış. Kıyafetlerim yok. Eşyalarım yok. Bu evde ben yokum. Bu evde bana dair hiçbir şey yok. 

Oturma odasındaki tekli koltukta mı yatsam yoksa mutfakta bir yere mi kıvrılsam diye düşünüyorum. On günlük İstanbul tatilinin sonucunda büyük bir hayal kırıklığı ile muttaktaki sandalyenin tepesinde tüm günü bitirdim. 

Bir gün bile olmadan, elektrik faturasını ödeyemediğimiz için elektriği kesilen, paramız olmadığı için tüp alamadığımız o evimi özledim. Sabah işten geldiğimde dağınık yatağımda yatmak için kıvrılmayı özledim. Bir gün öncesinden kalan makarnayı kahvaltıda yemeyi özledim. Çünkü herşeye rağmen orası bana ait ve ben oraya ebediyen 'evim' diyebileceğim. 

Ağlasam, bağırsam çağırsam yine bu evde kendime yer edinemeyeceğim. Belki de hiç yer edinememiştim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder